13 Mart 2010 Cumartesi

inanmak ve anlamak




Cümle budur:

"Ne anlaşılabilir olduğu için inanır bir mü'min, ne de anlaşılamaz olduğu için. O anlayabilmek için inanmıştır." (Seyit N. Erkal, Son Gemi, İstanbul:2009, Sütun Yayınları, s. 49)

Hal-i hazırdaki bazı hristiyani öğretilerde şöyle ilginç bir denklem kurulur: tabi ki bir'in üç, üç'ün bir olması anlaşılabilir bir şey değildir, zaten anlaşılamaz olduğu için değerlidir bu öğreti. Teslise inanması zor olduğu için, birçok insan bunu kabullenmekte güçlük çekiyor diyebilir size karşılaştığınız hristiyanlar, ve bu sebepten imanlarının çok değerli olduğunu söyleyeceklerdir size, inanması zor olduğu için imanlarının değerli olduğuna inanmaktadır hasılı kimi hristiyanlar.

Aslında önermenin son kısmı doğru olabilir. Zor olan değerli olabilir, fakat zor olduğu için değerli olmak zorunda değildir tabi ki.

Fakat daha da mühim olanı önermenin ilk kısmındaki aksaklık: anlaşılması zor hatta anlaşılmaz olduğu için inanmak.

Halbuki hakikat basittir. Zaten bu sebepten hakikat, hakikattir.

Fakat yapılması gereken hakikatle ilişkinin doğru konumlandırılmasıdır. Hakikate ram olmadan onu anlamak mümkün değildir.

Anlayabilmek için önce inanmak gerekir.

1 yorum:

  1. mevzu basit, yani önemli ve kıymetli.
    üzerine bir ömür mü harcasam?

    YanıtlaSil